bugün
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması8
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks29
- icardi190510
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni14
- keki kabarmayan sözlük kızı9
- anın görüntüsü13
- durduk yere tribe giren erkek9
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj17
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı10
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek46
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı18
- nervio13
- allah ile tanrının farkı var mı8
- allah yerine hızır'dan yardım istemek8
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay8
- iğrenç bir his tarif et29
- düşün ki o bunu okuyor14
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz15
- sözlük kızlarının saç rengi18
- galatasaray12
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak16
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz11
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- hemşire kızlar nasıl oluyor17
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi9
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- içip içip entry girmek8
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
entry'ler (14)
günlerdir aklıma geldikçe gülmekten konuyla ilgili mantıklı cümle kuramadığım sorudur.
"kuran bu sene iptal. bir ayette yanlışlık varmış. seneye başka bir kuran indirilip islamiyet yeniden doğacakmış."
"kuran bu sene iptal. bir ayette yanlışlık varmış. seneye başka bir kuran indirilip islamiyet yeniden doğacakmış."
acıyı iki kat fazla yaşayan çocuklardır. küçük yaşta babasız kalmama rağmen onların acısını tam olarak hissedemem. çünkü benim babam eceliyle ölmüşken onların babası elini kolunu bağlayan, yaptıkları en ufak bir 'iyilik'te lütufta bulunmuş gibi davranan devletin/sömüren tarafların sorumsuzluğu yüzünden ölmüşlerdir. bu hepsinden en ağır olanıdır.
suçluların cezasını bulmasıdır. idam cezasına karşıyım ancak işkenceye değil. net bir işkence yok kafamda ama mesela en en en en basit haliyle bu kadar acıya "tepkisiz kalamadım" diyerek bir tekme atsak bu acıların sorumlularına ya da bu insanların saçına zarar gelse "tokadı yersin" deyip patlatmak bi' tane ve bir tekme daha sallayıp beline beline s.ktir git lan şimdi desek de acıdan kıvranan bu insanların yüreklerine az da olsa su serpilse... ah ulan! ne basit bir hayal.
Devlet terörünün -çok üzülerek söylüyorum- bir kurbanıdır. kardeşimizdir.
Halk mı devlet içindir, devlet mi halk için?
bunu düşünmeyenler, devletin bir eli yağda öteki baldayken kraldan çok kralcılık yapanlar, bu soruyu -artık- düşünmeye başlamalı. provoke eden taraf kimdir? "biz mi dedik ekmek almaya git diye o kargaşada", "o da polise taş atıyormuş, elinde sapan vardı" diyen mi yoksa "hakkını ara; kendi hakkını, vatandaşının hakkını, öldürülen çocukların adaleti için sokakta sesini çıkar" diyen mi? şiddeti meşrulaştırmaya çalışmayacağım ama bir çocuğun elindeki sapan, korunaklı üniformalı, kasklı polise koyar mı? ama ne acıdır ki bir gaz fişeği, jop, biber gazı, plastik mermi, toma, akrep; halk için olan bu kolluk kuvvetleri tarafından korumasız bedenlerde kullanılıyorsa yüreğimizde bir kuş ölür. "ama onlar da ülkeye zarar verdi, her yeri yakıp yıktılar" demeyin artık, demeyin! birilerinin canı alınırken bu kıyaslamaya girmeyin. bırakın bütçeyi o çok sevdiğiniz katil devlet düşünsün. yüzlerce toma, binlerce biber gazı vs. almak için, halkına karşı bir güç oluşturmak için bütçe ayrılabiliyorsa bu yönetim o kadar da fakir değildir. acımasızdır. birilerinin yapmadığını yapıp; cenazede ailenin yanında olmak isteyenlere nekrofil diyecek kadar pişkin ve aşağılıktır.
kışkırmaktan/kışkırtılmaktan neden bu kadar korkarsınız? neden kışkırmıyorsunuz? daha kaç çocuğun öldürülmesini izleyeceksiniz diye de sormak isterim.
bir de dün akşam berkin'in babası sami elvan'ın televizyondaki o hali, sükunetini bozmadan konuşması, ağzından en ufak bir kin belirtisi duyulmaması, 'benim oğlum orada üşüyor' demesi bile sorumlulara, emri verenlere, bir karşı duruş için yeterlidir.
Halk mı devlet içindir, devlet mi halk için?
bunu düşünmeyenler, devletin bir eli yağda öteki baldayken kraldan çok kralcılık yapanlar, bu soruyu -artık- düşünmeye başlamalı. provoke eden taraf kimdir? "biz mi dedik ekmek almaya git diye o kargaşada", "o da polise taş atıyormuş, elinde sapan vardı" diyen mi yoksa "hakkını ara; kendi hakkını, vatandaşının hakkını, öldürülen çocukların adaleti için sokakta sesini çıkar" diyen mi? şiddeti meşrulaştırmaya çalışmayacağım ama bir çocuğun elindeki sapan, korunaklı üniformalı, kasklı polise koyar mı? ama ne acıdır ki bir gaz fişeği, jop, biber gazı, plastik mermi, toma, akrep; halk için olan bu kolluk kuvvetleri tarafından korumasız bedenlerde kullanılıyorsa yüreğimizde bir kuş ölür. "ama onlar da ülkeye zarar verdi, her yeri yakıp yıktılar" demeyin artık, demeyin! birilerinin canı alınırken bu kıyaslamaya girmeyin. bırakın bütçeyi o çok sevdiğiniz katil devlet düşünsün. yüzlerce toma, binlerce biber gazı vs. almak için, halkına karşı bir güç oluşturmak için bütçe ayrılabiliyorsa bu yönetim o kadar da fakir değildir. acımasızdır. birilerinin yapmadığını yapıp; cenazede ailenin yanında olmak isteyenlere nekrofil diyecek kadar pişkin ve aşağılıktır.
kışkırmaktan/kışkırtılmaktan neden bu kadar korkarsınız? neden kışkırmıyorsunuz? daha kaç çocuğun öldürülmesini izleyeceksiniz diye de sormak isterim.
bir de dün akşam berkin'in babası sami elvan'ın televizyondaki o hali, sükunetini bozmadan konuşması, ağzından en ufak bir kin belirtisi duyulmaması, 'benim oğlum orada üşüyor' demesi bile sorumlulara, emri verenlere, bir karşı duruş için yeterlidir.
bazen sanıldığı gibi yalnızlık değil sadece tercihtir.
arkadaş ortamı kaliteli film izlememe konusunda ısrarlıysa, içeriğinde iğrenç esprilerin bolca bulunduğu berbat komedi filmleri ya da hep aynı konu üzerinden ele alınan aşk filmlerinin peşinden koşuyorsa, çok iyi ya da berbat bir espriye kolunuzu dürterek anladığını ifade etmeye çalışarak karşılık verip iyi olan espriye bile gülme isteğinizi sizden alıyorsa, filmde küfür ya da herhangi bir cinsel içerikli bir şey olduğunda garip kezban/mahmut tepkileri veriyorsa, günlerce beklenilen; nihayet izliyorum dediğiniz filmi anlamadığı yerde kesip sorarak diğer sahnelerde de sizin anlamamanıza neden oluyorsa yani kısacası sinema keyfinizin amına koyuyorsa kesinlikle tercih edilmesi gereken bir eylemdir.
ben böyle insanlarla niye takılıyorum lan.
arkadaş ortamı kaliteli film izlememe konusunda ısrarlıysa, içeriğinde iğrenç esprilerin bolca bulunduğu berbat komedi filmleri ya da hep aynı konu üzerinden ele alınan aşk filmlerinin peşinden koşuyorsa, çok iyi ya da berbat bir espriye kolunuzu dürterek anladığını ifade etmeye çalışarak karşılık verip iyi olan espriye bile gülme isteğinizi sizden alıyorsa, filmde küfür ya da herhangi bir cinsel içerikli bir şey olduğunda garip kezban/mahmut tepkileri veriyorsa, günlerce beklenilen; nihayet izliyorum dediğiniz filmi anlamadığı yerde kesip sorarak diğer sahnelerde de sizin anlamamanıza neden oluyorsa yani kısacası sinema keyfinizin amına koyuyorsa kesinlikle tercih edilmesi gereken bir eylemdir.
ben böyle insanlarla niye takılıyorum lan.
pink floyd'un the wall adlı albümünden sözlerini roger waters'ın yazdığı şarkıdır.
şarkı sakin sakin ilerlerken bir anda bateri kendini gösterir ve dinleyeni şarkıya ve derin düşüncelere çeker derken gitarın ağladığı bölüm gelir. işte o sırada bir sigara yakıp girdiğin o derin düşüncelerde artık boğulmaya başlarsın. sözlerin derinliğinde kendinden bir şeyler bulmamak imkansızdır.
nitekim; herkes ölmeden önce bir kere oturup düşüncelerinde boğularak dinlemeli bu şarkıyı. sonra zaten bırakamayacaktır bir daha.
şarkı sakin sakin ilerlerken bir anda bateri kendini gösterir ve dinleyeni şarkıya ve derin düşüncelere çeker derken gitarın ağladığı bölüm gelir. işte o sırada bir sigara yakıp girdiğin o derin düşüncelerde artık boğulmaya başlarsın. sözlerin derinliğinde kendinden bir şeyler bulmamak imkansızdır.
nitekim; herkes ölmeden önce bir kere oturup düşüncelerinde boğularak dinlemeli bu şarkıyı. sonra zaten bırakamayacaktır bir daha.
çoğu insan arkadaşlarından özenerek başladığını söyler. bazıları ise daha erken ölmek için başlar.
sağlıya zararlı olması kullanan kişileri enterese etmez. sigara dosttur. acıtan şarkılar olaylar ya da her ne ise onlarla sana eşlik ederler. dumanını içine çekerken bir sürü şey düşündürür: uzaktaki sevgilini, herhangi bir acı olayı... düşündükçe daha çok sarılırsın ona. ortamda derin bir şeyler konuşuluyorken bir sigara yakarsın ve külünü atmaya yeltendiğinde ise daha sönmemiş olan diğer sigarayı farkedersin.
sağlıya zararlı olması kullanan kişileri enterese etmez. sigara dosttur. acıtan şarkılar olaylar ya da her ne ise onlarla sana eşlik ederler. dumanını içine çekerken bir sürü şey düşündürür: uzaktaki sevgilini, herhangi bir acı olayı... düşündükçe daha çok sarılırsın ona. ortamda derin bir şeyler konuşuluyorken bir sigara yakarsın ve külünü atmaya yeltendiğinde ise daha sönmemiş olan diğer sigarayı farkedersin.
kişinin duygusal ve cinsel ilgisini hemcinsinde yaşamasıdır. kulaktan dolma bilgilerde olduğu gibi ne hastalık ne sapkınlık ne de psikolojik bir sorundur. dünya sağlık örgütü (bkz: who) tarafından 1993 yılında araştırmaların sonucu olarak hastalık sınıfından çıkarılmıştır. kişilerin biseksüel doğduktan sonra tamamladığı bir yönelimdir. belki heteroseksüel de olabilirdi ama eşcinsel olmuştur. çünkü öyle olmalıdır.
ayrıca eşcinsellik; artabilen, azalabilen bir durum değildir. her zaman normal seyrinde ilerler. Ama görünürlük arttı diyebiliriz ki artmalı da. tedavi edilebilmesi gibi bir durum da söz konusu değildir. "ama benim dayımın oğlu, amcamın kızı tedavi oldu iyileşti" gibi hikayeler vardır. o insanlar iyileşmemiştir kaldı ki hasta değillerdir. sadece toplumun baskısından kurtulmak için kendini gizlemeye karar vermiş olabilirler.
ayrıca eşcinsellik; artabilen, azalabilen bir durum değildir. her zaman normal seyrinde ilerler. Ama görünürlük arttı diyebiliriz ki artmalı da. tedavi edilebilmesi gibi bir durum da söz konusu değildir. "ama benim dayımın oğlu, amcamın kızı tedavi oldu iyileşti" gibi hikayeler vardır. o insanlar iyileşmemiştir kaldı ki hasta değillerdir. sadece toplumun baskısından kurtulmak için kendini gizlemeye karar vermiş olabilirler.
olması gerekeni savunmaktır. çok az insan yapabilir. çünkü zordur. olabilen kişinin de alnından öpülür.
bu kişilerin mottosu ise; (bkz: kendine karsi objektif olmak)
bu kişilerin mottosu ise; (bkz: kendine karsi objektif olmak)
sanılanın aksine zor bir eylem değildir.
otçul olması ve et yememesi öncelikle çok güzel birşey olup, besleyen de vejetaryen ise bir elmanın iki yarısı olmuşlardır. pislettiği yer neresi ise, oraya mütemadiyen pislemeye devam eder. dışkısı ilginçtir. (bkz: nesquik) şeklinde ve kimilerinin ilaç niyetine yediği söylenir. nitekim eğlenceli bir arkadaştır. oynar, dolaşır, arada gelip ayaklarını yalar, belki de ilgi ister. çok titizdirler. bulunduğu yeri temizlemezseniz orada bulunmaktan hoşnut olmazlar.
otçul olması ve et yememesi öncelikle çok güzel birşey olup, besleyen de vejetaryen ise bir elmanın iki yarısı olmuşlardır. pislettiği yer neresi ise, oraya mütemadiyen pislemeye devam eder. dışkısı ilginçtir. (bkz: nesquik) şeklinde ve kimilerinin ilaç niyetine yediği söylenir. nitekim eğlenceli bir arkadaştır. oynar, dolaşır, arada gelip ayaklarını yalar, belki de ilgi ister. çok titizdirler. bulunduğu yeri temizlemezseniz orada bulunmaktan hoşnut olmazlar.
yapmak için zeka ve farkındalık gerektiren bir iştir. Anlamak için de bunlar geçerlidir. sanıldığı gibi her zaman hem düşündürüp hem güldürmüyor. Bazen o kadar çok düşündürüyor ki gülmeye pek fırsat kalmıyor.
ayrıca aziz nesin'in deyimi ile ciddi bir müessesedir.
ayrıca aziz nesin'in deyimi ile ciddi bir müessesedir.
Kan kokusu ve acıya kulak asmayarak, insan yemekle farkı olmadığını anlamak istemeyerek, hala sinir hücreleri olmayan bitkilerle en az insanlar kadar acı çekebilen hayvanları kıyaslayarak, afiyetle yenen hayvanın mideye inene kadar nasıl süreçlerden geçtiğini göz ardı ederek ve/veya görmek istemeyerek, zevk için yapılan bir eylemdir. Güçsüz olan canlılara üstünlük kurup zarar vererek alınacaksa olmaz olsun öyle zevk.
büdüt: bitkilerde merkezi sinir sistemi gelişmemiştir. ( o halde ot'da yeme diyen arkadaşlara istinaden )
büdüt: bitkilerde merkezi sinir sistemi gelişmemiştir. ( o halde ot'da yeme diyen arkadaşlara istinaden )
metamorfoz veya dönüşüm, kafka'nın uzun öyküsü. bir takım yanılgılara istinaden, roman değil öykü olduğunu belirtmek gerekir.
franz kafkanın kendisinin de çok beğenemediği bu kitabında ele aldığı karakterler ile, ailenin samimiyetsiz bağından bahseder. gregor samsa ailesinin tek başına geçimini üstlenmiştir. Bir sabah uyandığında böceğe dönüştüğünü farkettiğinde en çok düşündüğü şey bir böcek olmak değil de; babasına ve patronuna ne hesap vereceğiydi. O öldüğündeyse hizmetçi kadın tarafından çöp kutusunu boylamıştı ve ailesinin düşündüğü tek şey daha rahat etmek ve kızları greteyi zengin biriyle evlendirmekti.
franz kafkanın kendisinin de çok beğenemediği bu kitabında ele aldığı karakterler ile, ailenin samimiyetsiz bağından bahseder. gregor samsa ailesinin tek başına geçimini üstlenmiştir. Bir sabah uyandığında böceğe dönüştüğünü farkettiğinde en çok düşündüğü şey bir böcek olmak değil de; babasına ve patronuna ne hesap vereceğiydi. O öldüğündeyse hizmetçi kadın tarafından çöp kutusunu boylamıştı ve ailesinin düşündüğü tek şey daha rahat etmek ve kızları greteyi zengin biriyle evlendirmekti.
Bu yaptırımı uygulayanın mars entertainment group olması daha fazla para kazanma kaygısından doğar. sanata saygıdan falan değil.
Sinemayı (bkz: avm sineması) ambiyansı ile izlemek için yaygınlaşsın diye midir bilinmez, olmayan illere sinema salonu yapılacakmış. Şu an sineması mevcut illeri de biliyoruz. birçok küçük belediyelerde küçük salonlar var ve bu salonlarda popüler ve bir o kadar dandik filmler gösteriliyor ve aylarca o film orda gösterilmeye devam ediyor. insanlar bu filmlere para ya da zaman harcamak zorunda değiller. Kaldı ki bütün filmleri de sinema salonlarından takip edemeyiz. Birincisi; her filme yetişilemez, ikincisi; bu insanlar eski filmleri nereden takip edecek? Başvuracağı şey farklı metod da olsa korsandır.
Bu yasağın kabul edilebilir bir tarafı olabilir o da: imkan varken de sinemaya gitmeyip sinema sektörünün de gelişmesini engellemek. Ki öyle bile olsa film izlendi diye de internet kesilmez.
Sinemayı (bkz: avm sineması) ambiyansı ile izlemek için yaygınlaşsın diye midir bilinmez, olmayan illere sinema salonu yapılacakmış. Şu an sineması mevcut illeri de biliyoruz. birçok küçük belediyelerde küçük salonlar var ve bu salonlarda popüler ve bir o kadar dandik filmler gösteriliyor ve aylarca o film orda gösterilmeye devam ediyor. insanlar bu filmlere para ya da zaman harcamak zorunda değiller. Kaldı ki bütün filmleri de sinema salonlarından takip edemeyiz. Birincisi; her filme yetişilemez, ikincisi; bu insanlar eski filmleri nereden takip edecek? Başvuracağı şey farklı metod da olsa korsandır.
Bu yasağın kabul edilebilir bir tarafı olabilir o da: imkan varken de sinemaya gitmeyip sinema sektörünün de gelişmesini engellemek. Ki öyle bile olsa film izlendi diye de internet kesilmez.